Arketip kavramı, psikolojide ilk kez İsviçreli psikiyatr ve analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung tarafından kullanılmıştır. İnsan, insanlığın ortak tarihinden, atalarından getirdiği bilinç dışı öğeler taşıyarak dünyaya gelir. Bu bilinç dışı öğelerdeki ortak kalıplara, modellere arketip adı verilir.
Pandemi ile hızlanan ve sürekli olarak farklılaşmayı gerekli kılan değişim dünyası, liderlerin adaptif olmaları gerekliliğini gündeme getirdi. Adaptif Liderlik, uzun süre gündemde olan, üzerine kafa yorarak çalışılması gereken bir liderlik modeli olacak gibi duruyor.
Liderlik ve iş hayatı ile ilgili konuşulurken mantık, rasyonel gerçeklik, strateji, aksiyon gibi herkesin aşina olduğu analitik dünyaya ait kelimeler duyarız. Sezgi ve liderliğin ya da sezgi ve koçluğun yan yana kullanıldığı kaç diyalog içerisinde bulundunuz ya da kaç konuşma dinlediniz? Tahmin ediyorum ki oldukça az.
Satış yetkinliği, şirketlerin son yirmi yıldır en çok öncelik verdiği ve en çok yatırım yaptığı yetkinliklerden biri olmuştur. Organizasyonlar açısından baktığımızda 2022 yılında satış odaklı bir kültür inşa etmenin önemi, daha çok konuşulacak gibi görünüyor. (Bu konuya başka bir yazıda değineceğim.)
Brikolaj; elde doğru araç veya materyal olmadan bir probleme çözüm üretme becerisini ifade eden Fransızca bir kelimedir. Brikolaj kavramı, sanat, felsefe, teknoloji, eğitim, girişimcilik, psikoloji gibi pek çok alanda bir perspektif ya da ortaya koyma/yaratma biçimi olarak ele alınmıştır.
Liderlik, son 20 yıldır iş dünyasının en popüler konularından biri. Liderlik nedir, ne değildir? Yöneticilikten ne farkı vardır? Hangi liderlik stili benimsenmelidir? Sosyoloji, felsefe, psikoloji, sinir bilimi gibi pek çok alanın konusu olan liderlik, mertebe olarak yüceltilirken; yöneticilik unvanı aşağı görülüyor veya hafife alınıyor gibi gözlemliyorum.
Salovey ve Mayer’in (1990) duygusal zeka teorisi şöyledir: “Kişinin kendisinin ve başkalarının duygularını izleme, bunlar arasında ayrım yapma ve bilgiyi kişinin düşünce ve eylemlerini yönlendirmek için kullanma yeteneğidir”
Duygusal zeka; nasıl düşündüğümüzü, hissettiğimizi ve hareket ettiğimizi tanımanın, anlamanın ve seçmenin bir yoludur. Başkalarıyla olan etkileşimlerimizi ve kendimize ilişkin anlayışımızı şekillendirir. Nasıl ve ne öğrendiğimizi tanımlar, önceliklerimizi belirlememizi sağlar, günlük eylemlerimizin çoğunu belirler. Araştırmalar, başarıda duygusal zekanın (EQ) % 80 oranında etkili olduğunu söylüyor.
İçimizdeki Çocuğu Duymak
Bu yazıyı, son 20-30 yıldır daha popüler ve gündelik bir kavram olarak kullanılan “iç çocuk” tanımına ayırdım. Artık hepimizin bildiği gerçek şu ki, kaç yaşına gelirsek gelelim içimizde büyümeyen bir çocuk var. O çocuk; kendi çocukluğunda incinmiş, ihtiyaçları karşılanmamış, yok sayılmış, istismara/şiddete uğramış, doğal afet yaşamış, anne-baba ayrılığı yaşamış, izole edilmiş olabilir. Bu durumda, iç çocuk hasarlı olabilir. Erişkinleri hasarlı/incinmiş iç çocukla temas ettirerek iyileştirmek, terapistlerin alanıdır. Martha Beck, iç çocukla temas etmek konusunda şöyle demiştir: “İç çocuğunuza bakmanın güçlü ve şaşırtıcı derecede hızlı bir sonucu vardır: Yapın ve görün, çocuk iyileşir.”
Hizmetkâr liderlik kavramının, ilk kez Robert Greenleaf’in 1971 tarihli makalesi (The Servant as Leader) ile ele alındığı bilinmektedir. 1990’da vefat eden Greenleaf, Atlanta’da Greenleaf Hizmetkâr Liderlik Merkezi’ni kurmuştur.
Duygusal dayanıklılığı yüksek kişiler, üç önemli özelliğe sahiptir.
- Gerçeği olduğu gibi kabul etmek.
- Doğaçlama/spontane hareket edebilmek.
- Hayatın anlamlı olduğuna dair, dört elle sarıldıkları birtakım değerlerle desteklenen güçlü bir inanç beslemek.