Mutlu Olmak Zorunda Mıyız? - Selmin Gök Mutlu Olmak Zorunda Mıyız?

Mutlu Olmak Zorunda Mıyız?


Mutlu Olmak Zorunda Mıyız?

 

Mutluluk konusunda yapılmış birçok araştırma ve kitap okudum. Bu konu üzerinde farklı kapsamlarda konuşmalar yaptım. Sistem tarafından da pompalanan, “7 adımda mutluluk”, “mutlu olmak için yapmanız gereken 5 şey” gibi hap önerilerle desteklenen, her zaman mutlu olmak zorundaymışız gibi hissettirilen mesajlara maruz kaldığımız, çok popüler bir konu.

Ayrıca, bildiğiniz gibi insan olarak acıdan kaçma, hazza yaklaşma eğilimindeyiz. Tüm bu nedenlerle, özellikle dış kaynaklardan elde edilmeye çalışılan mutlu olma isteği günden güne artıyor. Obezite, uyuşturucu ve alkol kullanımının giderek yaygınlaşmasının altında da bu var. Oysa, Kaliforniya Üniversitesi profesörlerinden Sonja Lyubomirsky, mutluluğu şöyle tanımlıyor. “Ben mutluluk terimini, keyif, memnuniyet veya refahın, kişinin hayatının iyi, anlamlı ve değerli olduğunu hissederek deneyimleniyor olmasına karşılık olarak kullanıyorum. Zaten biz mutluluğa dair bir tanıma ihtiyaç duymayız; çünkü mutlu olup olmadığımızı içgüdüsel olarak biliriz.”

Hayatlarımızda olumsuz bir şey olduğunda,  “İyi hissetmem lazım” veya “Hemen toparlanmam lazım” gibi düşüncelerle, duyguları yaşamaya izin vermiyoruz. “İyi hissetmem lazım” saplantısı bizi, kendi özümüzden uzaklaştırıyor.  Mutsuz olma halinden ya kaçıyoruz ya bastırıyoruz.  Mutsuz olma ihtimalini göze almak bile istemiyoruz.

“Mutlu olmam lazım” veya “Güçlü olmalıyım” gibi  düşünce ve inançları şöyle değiştirsek nasıl olur?

“Mutsuzum ve bu halimle de tamamım, mutlu olmak zorunda değilim, varmaya çalıştığım tek yer orası değil, hatta yolumdaki her halimle kendimi kabul ediyorum, neysem oyum, hangi duygudaysam onun içinde kalabilirim ve onu hissetmeme izin verebilirim”.  Bu düşüncelere sahip olsak inanın kendimizden bu kadar uzaklaşmayız. Duygularımızla aramıza bu kadar mesafe koymayız.

Duygular, iyi veya kötü diye ikiye ayrılmıyor. Onları da bölüp parçalayıp hatta etiketleyip birbiri arasında rekabete sokmayalım. Hepsi bize dair, insanlığımıza dair. Acı içindeysek acı içindeyizdir, üzgünsek üzgünüzdür. Duygularımızla yüzleşebildiğimizde, o duyguların içinden geçebildiğimizde refaha kavuşuruz. “Ağla açılırsın” lafı size de tanıdık gelmiyor mu? Gerçekten ağladığımızda açılırız. Çünkü, öfkelendiğimizde onu bastırmak yerine dönüştürebildiğimizde, farklı şekillerde kendimize ve diğerlerine daha az zarar verecek biçimlerde onu yaşayabildiğimizde rahatlarız.  Hatta “Şu anda öfkeliyim” desek ve onu kabul edip kendimize ifade edebilsek bile, kendimiz olmaya izin vermek yolunda büyük bir adım atmış oluruz.

Şunu biliyoruz ki; yarım kalmış, yaşanmamış duygular bedende kalıyor, enerjimizi bloke ediyor ve en kötüsü hastalık olarak tekrar ortaya çıkıyor. Duygularımızın hepsine temas edelim, içinden geçelim, onları yaşamaya izin verelim ve özümüze kavuşarak bütün hissedebilmemizin yolunu açalım.

Selmin Gök
Kurucu – Danışman – İş Yaşamı Koçu

Paylaş :