Kurum İçi Eğitim Uzmanlarına Tavsiyeler - Selmin Gök

Kurum İçi Eğitim Uzmanlarına Tavsiyeler


Kurum İçi Eğitim Uzmanlarına Tavsiyeler

 

Yaklaşık on senedir, eğitim danışmanlık sektöründe küçük, orta ve büyük ölçekli pek çok şirketin çalışanlarına eğitim verdim, koçluk yaptım.

Ayrıca kurumsal hayatta çok sayıda eğitim de almış biri olarak kendime “Hangi eğitimler aklında ve ruhunda kaldı?” diye sordum. Cevaplarımı alt alta yazdım ve kendi kariyerimi de o duyguları hareket ettirmeye yönelik inşa etmeye gayret ettim.

Buna rağmen yine de ilk birkaç yıl, bilgi ve teoriye ağırlık verdim. “Onu da paylaşayım, bunu da paylaşayım” derken zamanımın yetmediğini fark ettim ama  yine de önemsemedim. Çünkü benim paylaşacaklarım çoktu, ne yapsaydım ki…

Zamanla da kabullendim bu zayıf tarafımı. “Niyetim iyi” dedim çıktım işin içinden. Oysa kazın ayağı öyle değildi. Marifet, çok bilgi vermek değil; az bilgiyle çok deneyim veya farkındalık yaratmaktı. O nedenle şirketimizin sloganı olarak belirlediğimiz Keşfet-Farklı Yap-Dönüş ifadesini, aynı zamanda çalışma modelimiz ve eğitim akış sürecimiz olarak konumlandırdık. Biz de keşfedecektik, katılımcımız da… Biz de her projede farklı ve çeşitli olacaktık, katılımcımız da farklı deneyimler yaşayacaktı. Ve en nihayetinde işe döndüğünde, farklı davranmayı deneyerek dönüşecekti.

Şirketler, dış kaynak eğitimlerine yatırım yaparken eğitim birimlerinde çalışan uzmanları ve yöneticileri de geliştirmeli ki kültür içeriden desteklensin; sürdürülebilirliğe alan açsın.

Bu nedenle bu yazıyı, kurum içinde eğitim veren uzmanlar ve yöneticiler için yazmak istedim.

  • Öncelikle İK yöneticilerine bir tavsiyem olabilir. İç eğitim uzmanlarınızı çok iyi seçin. Büyüme odaklı zihin yapısına sahip olsun, insanlar üzerinde etki yaratsın. Dinleme ve soru sorma becerileri gelişmiş olsun. Dilimizi, etkin ve amaca yönelik kullanabilsin. İnsanlarla etkileşimi yüksek ve olumlu olsun. Heyecanı bol, coşkusu çok olsun. Mutlaka bir değerlendirme süreci işletin, yetkinliklerini görün. Gelişim alanları için sürekli desteğinizi esirgemeyin.
  • İç eğitim uzmanı olduğunuzda veya bu rolde işe alındığınızda kurumunuzu, değerlerinizi, stratejinizi bilin ve içselleştirin. Sizde olmayanı veremezsiniz.
  • Güçlü alanlarınızın ve gelişim fırsatlarınızın ne olduğunu bilin. Katılımcı anketi yapın, öğrenme testleri uygulayın, kendinizi videoya çekin ve izleyin. Deneyimli bir kişiden veya yöneticinizden geri bildirim alın.
  • Kendinize bir yol haritası çıkartın. “Güçlü yönlerimi eğitim verirken nasıl daha iyi kullanabilirim, gelişim fırsatlarımı güçlü hale getirmek için hangi eylem planlarını devreye almalıyım, potansiyelimi nasıl daha iyi ortaya koyabilirim? “sorularını kılavuz edinin.
  • İster ürün eğitimi verin ister yetkinlik eğitimi verin, kendinizi tekrar etmeyin. İş yapış şeklinizde yeniliklere alan açın, risk alın, farklı uygulamalar ve araçlar kullanarak etkili öğrenme ortamları oluşturun.
  • Kendinize rol modeller belirleyin. Farklı eğitmenleri ve koçları sahnelerinde izleyin. TEDx, TED Talks gibi medyalardan videolar izleyin, podcast’ler dinleyin.
  • Eğer bir yetkinlik eğitimi verecekseniz, çok iyi hazırlık yapın. O konuda derinleşin, okuyun, eğitiminizi farklı şekillerde dizayn edin. Ve tarzınızı oturtana, rahat hissedinceye kadar kendinizin çeşitli versiyonlarını oluşturarak sahneleyin. Mümkünse sahnede “Yapamam” dediğiniz şeyleri de yaparak konfor alanınızın dışına çıkın.
  • Anlattığınız konularla, şirket çalışanlarının yaptıkları iş arasındaki bağlantıyı çok sağlam kurun. Yani eğitiminizin iş yaşamındaki kullanım değerini artırın.
  • Sadece aklınıza değil bedeninize ve ruhunuza da yatırım yapın. Bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Sezgilerinizi kullanmayı öğrenirseniz katılımcılarınızla bütünleşir, ortamı hisseder ve andaki farkındalıkları çoğaltabilirsiniz.

Liste uzar… Ama son olarak şunu söyleyebilirim. Siz bir öğretmen değilsiniz, biz bir öğretmen değiliz. Şirket çalışanlarıyla aranızda hiyerarşik bir ilişki kurmamaya özen gösterin.

Goethe diyor ki “Her alanda, yalnız sevdiğimiz kimseden öğrenebiliriz”. Fakat “beni sevsinler” diye uğraşmayın,  kesinlikle bundan bahsetmiyorum. Kendinizi “kolaylaştırıcı” olarak konumlarsanız ve öyle davranırsanız, katılımcıyla aranızdaki bariyeri kaldırmış, öğrenme-farkındalık yaratma sürecini kolaylaştırmış olursunuz.

Selmin GÖK
Kurucu-Danışman-İş Yaşamı Koçu

Paylaş :