Lider Yöneticinin Benlik Durumlarına Göre İletişimi - Selmin Gök

Lider Yöneticinin Benlik Durumlarına Göre İletişimi


Lider Yöneticinin Benlik Durumlarına Göre İletişimi

 

Lider Yöneticinin Benlik Durumlarına Göre İletişiminden bahsetmek gerekirse;

Bugünün Lider yöneticisinden bahsederken daha çok pozisyon gücünü değil kişisel gücünü kullanan, insanın potansiyelinin sınırsızlığına inanarak ekibindeki kişileri geliştirmeye çalışan, motive eden, bireysel farklılıkları zenginlik olarak gören, yaratıcı çözümler üretmeleri için ortam yaratan, stresli ve zorlu durumları sergilediği iletişim becerileriyle aşarak güven ortamı yaratan bir kişiden bahsediyoruz.

Peki şu anda kurumlarda görev yapan yöneticiler tüm bu davranışları sergilemede nerede olduklarını nasıl görebilirler?

Liderin en önemli gelişim aracı kendisiyle ilgili farkındalığı. Bu nedenle farkındalığı nasıl yaratabileceklerine ilişkin soruyu bir iletişim kuramı ve psikoanaliz yöntemi olan “Transaksiyonel Analiz” yöntemiyle ele alalım.

1935’li yıllarda psikiyatrist Eric Berne tarafından geliştirilen bu kurama göre, kişinin davranışlarını çözümlemek ve anlamak için benlik durumlarına bakmak gerekir.

Kuramın dayandığı temel teoriye göre tüm insanlar dünyaya ok formülüyle gelir, sonrasında aileden ve çevreden gelen mesajlarla yaşama dair bazı kararlar alırlar ve farkındalık olmadığı müddetçe, o dönemde aldıkları mesajları modelleyerek yaşamlarını devam ettirirler. Yani çocukluk kararlarımız ana referans noktamız olur.

Berne bunu şöyle özetliyor: “Tüm çocuklar bir prens ya da prenses olarak dünyaya gelirler, ancak sonradan hepsi kurbağaya dönüşür.”

Transaksiyonel analizin ne olduğuna daha derinlemesine bakalım. Kuram üç tip benlik durumu ortaya koymuştur. Ebeveyn, yetişkin ve çocuk. Herhangi bir davranış ortaya koyduğumuzda bu üç benlik durumundan biriyle hareket ederiz.

Lider Yöneticinin Benlik Durumlarına Göre İletişimi

Ebeveyn benlik, çocukluğumuzda bizi etkileyen anne-babalarımızın ya da o dönemdeki otorite figürlerinin bizdeki halidir. Değerler, inançlar, kalıplar ve kurallarla ilgilidir. Burada iki tip ebeveyn benliğinden söz ediliyor. Biri koruyan kollayan, yardım eden koruyucu ebeveyn: “Aman yavrum üşütme hırkanı giy”; diğeri de kritike eden, emir veren, suçlayan, yargılayan “eleştirel ebeveyn: “Büyük sözü dinle biraz da hırkanı giy”… gibi

Yetişkin benlik, kişiliğin kütüphanesi ya da laboratuvarı gibidir adeta. Araştırır, sorar, açıklık getirmeye çalışır, somutluk arar, problemlere çözüm arar, durum değerlendirmesi yapar. “Hırkanı yanına alacak mısın”… gibi

Çocuk benlik yaşla ilişkilendirilmemelidir; bu benlik kaç yaşında olursak olalım çocukluğumuzda, ihtiyaçlarımızın giderilmesi ve isteklerimize ulaşmak için başvurduğumuz davranışları içerir. İnsanın yaşam enerjisidir, kaynağını ihtiyaçlardan ve duygulardan alır. Çocuk benliğinde üç tip çocuk benlik durumu görüyoruz. Özgür çocuk istediğini o anda dile getirir, çevreye karşı bir uyum göstermek zorunda hissetmez. Doğduğumuzda sahip olduğumuz çocuk odur. “Neyse ben çok üşüdüm, sana güle güle içeri gidiyorum” gibi.
Boyun eğen çocuk, çevresine uyumlanmak için, talimatları ve yönergeleri takip eder: “Tamam Orhan çocuğa hırkasını giymesini söylüyorum”. Asi çocuksa kendinden beklenenin tam zıddını yapar. “Bana ne Orhan, hırkasını giymesini sen git söyle.”

Şimdi kurumlara dönelim ve orada yaşanan benlik durumu etkileşimlerini birlikte analiz edelim.

“Çocuklar yarın toplantı çok erken saate alındı, sabah geç kalmamak için erkenden yatmalısınız”. Bu, koruyucu ebeveyn ben durumundan çocuğa doğru yapılan bir etkileşimdir.

“Evet yöneticimiz haklı arkadaşlar, kendisini mahcup etmeyelim” diyen bir çalışan, boyun eğen çocuk beninden hareket eder ve çatışma yaşanmaz. Eğer çalışan “Ne ilgisi var benim özel hayatım, ben erken yatamam” derse asi çocuk beninden hareket eder ve çatışma yaşanabilir. Bu nedenle lider yöneticinin yetişkin beninden hareketle iletişim kurması “Arkadaşlar sabahki toplantıya vaktinde gelebilmek için neler yapmayı düşündünüz” gibi bir yaklaşımla iletişim kurması, olası çatışmaları engelleyebilir.

Lider yöneticinin iletişimindeki en önemli prangalardan biri budur: ekibindeki tüm kişilerin kendisiyle paralel olacak ben durumundan hareket edeceğini varsaymak. Çünkü koruyucu ebeveynden hareketle iletişim kurduğunuzda, tamamı boyun eğen çocuk benini kullanan çalışanlardan oluşan bir ekibi yönetiyorsanız çatışma yaşamazsınız.

Herkes önerilerinizi dinler, söylediklerinizi yapar. Bu nedenle kurumlarda şu cümleleri sarf eden çalışanlara sıklıkla rastlarız. ”Yani öyle iyi kadın ki tıpkı annemiz-ablamız gibi, bizi korur kollar”,

“Ben kendisine asla sadakatsizlik etmem, abim benim o, beni o yetiştirdi, asla başka bir departmana geçmem”, “ Yönetici olmak, ustalık böyle bir şey işte, ne zaman ihtiyacım olsa yanımdadır, ne sorsam hemen sorumu cevaplar.”

Ekibiyle iletişiminde koruyan ebeveyni aşırı kullanan Lider yöneticinin en önemli sorunu; ekibinin inisiyatif kullanmasına, özgürlüğüne ve gelişimine fırsat tanımamasıdır. Geçtiğimiz günlerde Psikiyatr Cem Mumcu’dan duyduğum bir söz bunu çok ifade edecektir: “Zarar miktardadır.” Yetişkin benin kontrolünde koruyucu ebeveyni kullanmak, çalışanlara desteklendiğini, yalnız olmadıklarını hissettirmek için yardımcı olabilir, fazlası değil….

Özgür çocuk beninden hareket eden Lider yöneticiyi düşünelim şimdi. Önceki akşam şirketin bahar şenliği vardı ve yönetici ekibiyle birlikte dans etti, şarkı söyledi, çok eğlendi ve “Hadi arkadaşlar bu akşam iş yok, eller havaya” dedi. Bu yönetici hangi beniyle iletişim kurmuştur? Özgür çocuk … Genelde kurum kültürü ve değerleri bu davranış modeliyle zıt değerlere sahip değilse bu tip davranışlar çalışanlarda pozitif bir etki yaratabilir.

Yönetici genelde “Dün akşam ne kadar doğaldınız, gerçektiniz bravo” gibi yorumlarla karşılaşır. Lider yöneticinin özgür çocuk benini; motive ederken, katkı alırken, yaratıcı düşünceleri tetiklerken kullanması tavsiye edilir. Giderek her şeye yabancılaştığımız bu dönemde gerçeğe, otantikliğe ve doğallığa olan hayranlığımız artmadı mı? Özlemini çektiğimiz şeylerden birisi de bu değil mi?

Aslında dikkat ederseniz her “Ben” durumunun avantajları ve dezavantajları durumlara ve karşıdaki kişinin hangi beninden karşısındaki kişiye doğru hareket ettiğine göre değişiyor.
Yoksa yetişkin benin kontrolünde kullanılan asi çocuk olmasaydı, özgür düşünce nasıl dile gelebilirdi, asi çocuğun kararlılıkla karşı çıkışı olmasaydı, zaman içindeki haklılığını nasıl gösterecekti? Ya da boyun eğen çocuk beni olmasaydı insanoğlu diğeriyle nasıl uyumlanacaktı?

Özetlemek gerekirse Lider Yöneticiye şu tavsiyelerde bulunabilirim:

  1. Çalışanlarınızla iletişim kurarken kullandığınız ifadeleri gözlemleyin, hangi ben durumundan hareket ettiğinizi fark edin.
  2. Çatışma durumlarında farklı bir ben konumuna özellikle yetişkin konumuna geçmeniz çatışmayı önleyecektir. Aksi halde siz ebeveynden çalışanınızdaki çocuk bene doğru, o da çocuk beninden ebeveyn beninize doğru hareket ederse iletişim devam eder, kesilmez.
  3. Her zaman yetişkin beni kullanmak doğrudur diyemeyiz. Hatta bu durum size bazı sıfatlar yakıştırılmasına neden olabilir. Sıkıcı, bilim adamı… gibi. O yüzden iletişiminizi renklendirin.
  4. Kritik eden ebeveyni kullanarak çalışanlarınızdaki çocuğu yaralamayın, aşağılamayın, emir vermeyin. Çalışanlarınızın yetişkin olduğunu unutmayın.
  5. Koruyucu ebeveyn benindeki dozu iyi ayarlayın.

İçinizdeki Çocukla Yetişkin Kalın.

Selmin Gök
Girişimci- Danışman- İş Yaşamı Koçu

Paylaş :